Kürk Mantolu Madonna - Sabahattin Ali

Kitabın Künyesi

Yazarı: Sabahattin Ali
Sayfa Sayısı: 160
Tür: Türk Edebiyatı
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
ISBN: 978-975-363-802-7
Baskı Tarihi: 2008

Özgün Dili: Türkçe
Fikrim: Sabahattin Ali'nin okuduğum ilk eseri. Ama 'muhteşem bir başlangıç' diye düşünüyorum. Eserde baştan sona kadar bir tek bölüm bile olmadığı halde hiç sıkılmadan okuyorsunuz. Yazar bölümsüz yazdığı eserinde bağlantıları kusursuzca kurarak usta olduğunu kanıtlıyor. İlk ağızdan anlatılan psikolojik bir roman gibi olan bu eseri mutlaka okuyun.


Arka Kapak - Tanıtım Yazısı

'Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk Mantolu Madonna'yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum.'

Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz.

Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. Düzenin sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına (?) dair, yanıtlanması zor sorular soruyor.

Eleştiri Yazısı

Kısaca tanımlamak gerekirse; Sabahattin Ali'nin insan psikolojisi ve davranışlarını çözdüğünü gözler önüne seren romanı ya da Sabahattin Ali'nin kendi deyimiyle uzun hikayesi (novella). Toplumcu bir yazarın elinden çıkan bireyi konu edinen etkileyici bir roman...

Eserde ana karakter olan Raif Efendi'nin kendi halinde keskin sükunetinin ardında gizlediği hayatını ve sevdiği kadına, kendi tabiriyle Kürk Mantolu Madonna'sına ulaşmak için verdiği tutkulu mücadele anlatılıyor. Eşsiz anlatım, ruha dokunuş, kaybediş, umutsuzluk...

Roman, Dünya Klasiklerine girecek kadar güzel bir dille yazılmış, bugüne değin değeri yeteri kadar anlaşılamamış harikulade bir eser. Eğer daha önce bu kitabı okumamışsanız, edebiyatımızın bu benzersiz romanınından habersiz geçen günlerinize yanın ... Romanın içinde o kadar güzel psikolojik tahliller var ki, bir insanın iç dünyası kelimelere dökülmemiş, adeta resmedilmiş. Maria ile Raif’in sıra dışı aşkını anlatan bu romanın hemen hemen her satırında derin anlamlar var …

Sayfalarında hayata dair her şeyi barındıran ve okurun bakış açısını değiştirecek bir kitap. Okurken ve bittiğinde hissedilen duyguyu anlatmak çok zor ama son sayfayı okuyup kitabı kapattıktan sonra bir müddet öylece kalakalıyor insan!

Raif Efendi'nin çevresindeki herkese boyun eğmiş olmasına, dış dünyaya karşı tepkisizliğine kızarken ruhunun derinliklerinde sakladığı muazzam aşka hayran kalacaksınız.

Romanın başında, iş arkadaşının günlüğünden okuduğumuz kadar tanıdığımız Raif Efendi'yi, kendi defterini okumaya başladığımızda hiç tanımadımızı fark ediyoruz. Aslında tanımadığımızı değil, onun kendini insanlara tanıtmamaya ant içtiğini görüyoruz. Yalnızca derdini, sırrını, üzüntülerini bir defaya mahsus açtığı bir defteri olduğunu öğrendikten ve onu okuduktan sonra asıl Raif Efendi'yi anlıyor daha doğrusu anlamaya başlıyoruz. Aslında herkesin içinde bir Raif olduğunu görmesini sağlıyor bu roman.

Kitabı hakkını vererek okuyacak olursanız içinde felsefi düşüncelerden psikolojik tahlillere, yazıldığı dönemin edebiyat geleneğinden kusursuz çevre tasvirlerine kadar bizi birçok yönden tatmin edecek bölümler bulunmakta.

Şahsen ben kitabı okurken sıkıldığım bir an bile olmadı. Aksine işlerimi çabucak bitirip de okumak için fırsat kolladığım kitaplardan biriydi Kürk Mantolu Madonna.

Kitabı okurken Raif Efendi'nin yalnızlığına mı, çevresindeki insanların ikiyüzlülüğüne mi, aşkına bir türlü karşılık bulamamasına mı yoksa yaşadığı ikilemlere, çıkmazlara, duygu dünyasındaki buhranlara mı üzüleceğinizi bilemiyorsunuz.

Kitaptan çok beğendiğim alıntılardan birine de yer vermek istiyorum ki kitabın ne derece etkileyici olduğunu bir parça da olsa anlayın. '... bu halimizle hepimiz acınmaya layıkız; ama kendi kendimize acımalıyız... başkasına merhamet etmek, ondan daha kuvvetli olduğunu zannetmektir ki, ne kendimizi bu kadar büyük, ne de başkalarını bizden daha zavallı görmeye hakkımız yoktur...'

Açık söylemek gerekirse ben aşk romanlarından pek hoşlanmam ancak bu romana bayıldım. Vıcık vıcık aşk romanlarıyla arasında büyükçe bir seviye farkı var, üslup farkı var. Raif Efendi'nin tarifsiz aşkını anlatırken Raif Efendiye kendi iç dünyasında kopan fırtınaları da anlattırmış. Fırtınaları anlattırıken Sabahattin Ali, ciddi ruhsal çözümlemeler de yapmış. Böyle olunca tabi ki eşsiz bir aşk romanı çıkmış ortaya...

Kitabın giriş bölümünde Füsun Akatlı, yazarın hayatıyla ilgili çarpıcı ayrıntıları barındıran bir önsöz yazmış. Kitaba başlamadan önce onu okumanızı tavsiye ederim. Onu okuyunca göreceksiniz ki Sabahattin Ali, Edebiyat dünyasında birçok yazar, eleştirmen ve okuyucu tarafından ayrı bir yere sahiptir ve hep öyle kalacaktır.

Kitaptan, Raif Efendinin defterinden, bir alıntıyla yazımı bitirmek istiyorum. Bu cümleden dahi Raif Efendinin içindeki fark edilme arzusunu sezebilenler kitaptan büyük zevk alacaklardır diye düşünüyorum.
"İnsanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar."