Efkâr Meclisi - Dr. Ahmet Kayasandık

Kitabın Künyesi

Yazarı: Dr. Ahmet Kayasandık
Sayfa Sayısı: 320
Tür: Seçki
Yayınevi: Aybil Yayınları
ISBN: 978-605-4366-55-2
Baskı Tarihi: Mart 2013
Özgün Dili: Türkçe
Fikrim: Kitap okumaktan soğumak mı istiyorsunuz? Hedefinize ulaşmak için bu kitabı okumanız yeterli olacaktır.


Arka Kapak - Tanıtım Yazısı

Efkâr Meclisi, özlü sözlerden makalelere varıncaya kadar geniş bir yelpazeden özenle seçilen güzel yazılarla gençleri okumaya özendirmek ve onların birikimlerine katkı sağlamak düşüncesiyle hazırlanan bir seçkidir. Metinlerin çeşitliliği ve tertibi, bu seçkinin başlıca yeniliğidir. Güzel Türkçemizi öğretmeye çalışanlar başta olmak üzere Türkçe giderse Türkiye gider, düşüncesine katılan herkes bu güldestenin muhatabıdır.

Eleştiri Yazısı

Burada bu kitabın incelemesini yapma amacım biraz farklı. Bu nedenle üslubum da biraz farklı olacak. Açıkça belirtmeliyim ki bu kitap bana zorla okutuldu. Eminim benzer uygulamalara maruz kalan başka öğrenci arkadaşlar da vardır. 

Bütün üniversitelerin ilk sınıflarında görülmesi zorunlu olan Türk Dili derslerinde bazı eserler okutulur. Bu uygulamaya da karşı olmakla beraber benim şu an asıl tepkim okutulan kitabın kendisine yönelik. Çünkü bu kitap, uğraşmadan emek vermeden çok para kazanmak isteyen kişilerin "Biz yazıp basalım da nasıl olsa öğrenciye satarız" şeklindeki mantığının ürünü. Daha açık bir ifadeyle öğrenciyi müşteri olarak gören bir zihniyetin ürünü. Yani birilerinin sırtından birilerinin para kazandığı bu sömürü düzeninin ürünü. 

Bu sözlerin çok ağır olduğunu düşünenler olabilir. Ancak gerçekte olan, bu sözlerden daha da acı. Şöyle ki geçen sene Akdeniz Üniversitesinde, Ahmet Kayasandık'ın da yazarı olduğu "Üniversiteler için Uygulamalı Türk Dili ve Kompozisyon Bilgileri" adlı kitap zorunlu olarak aldırıldı. Bizim dersimize giren hoca da aynı kitabın yazarlarından biri olduğu için sahaflardan aynı kitabın geçen seneki baskısını alan öğrenciler hemen uyarıldı. Yani tamamen para kazanma amacıyla öğrenciler bir güzel sömürüldü. Çünkü herhangi bir dilbilgisi kitabında bulunacak bilgilerle beraber ancak ilkokul birinci sınıf kitaplarında bulunabilecek türden "özür dileme, soruya karşılık verme, teşekkür etme ve telefonla konuşma"nın inceliklerinin(!) anlatıldığı veya "sayfa düzeni, defter tutma" gibi hayatî(!) bilgilerin yer aldığı bir kitaptı bu. Ancak kitabın hakkını da yemeyelim şimdi. Bu laf kalabalığından başka bir şey daha vardı kitapta: farklı olmak adına mantığın dahi almadığı, uydurulmuş yeni kurallar. 

Hedef göstermemek adına isminin tamamını açıklamadığım, isminin başında "Dr." ünvanı olan B. D. isimli bu zât, sınavda Efkâr Meclisi adlı kitaptan soru soracağını açıkladığında kitabın ismini önceden duyan bir kişi bile yoktu sınıfta. Zaten matbaadan hallice bir yerde basılmış olan kitabın da bilinmesini beklemek son derece abes olurdu. Daha da ilginci müfredatta olmayan bu kitaptan sorulan soruların yarısına doğru cevap veremeyen öğrencinin, müfredat konularından sorulan sorulara verdiği cevapların değerlendirmeye alınmayacağı söylendi. Yani bu kitap müfredat konularından bile önemli olacaktı. Sonra neyse ki bu "almayan kalmasın" amaçlı düşünceden dönüldü. 

Kitabı bulabilmek için kütüphanelerde katalog tarama yaptığımda üniversite kütüphanesi dahil hiçbir kütüphanede söz konusu kitaba rastlamadım. Zaten kütüphanelere soğuk bakan birinin de her kütüphanede bulunabilecek tarzda bir kitabı okutması beklenemezdi. Neticede kişisel tavrım sebebiyle çaba harcayarak kitabın ikinci elini yarı fiyatına satın aldım. (Eğer siz de bu tarz bir zorlamayla karşılaşırsanız boyun eğmeyin, biraz araştırırsanız eminim ki bir çaresini bulacaksınız.)

Bu "zorla değil, mecburî (!)" okutulan kitabın Söz Başı adlı önsözünde her ne kadar, kitap okumayı sevmeyen gençleri kitap okumaya özendirmek için hazırlandığı yazılmış olsa da benim konuştuğum herkes "Bu, insanı kitap okumaktan soğutur." görüşünde birleştiler. Daha sonra önsözün devamında "şark kurnazlığı"nın bir itirafı niteliğinde şu satırlarla karşılaştım: "... ve arama motorlarında daha kolay bulunabilsin diye bu güldestenin adı Efkâr Meclisi olarak belirlendi." Ayrıca kitapta, bilinmeyeceği düşünülen kelimelerin anlamı sayfanın altında dipnot olarak belirtilmiş. Eğer bunu yenilik olarak düşünmüşlerse, üzülerek belirtmeliyim ki bu da yeni bir şey değildir.

Nihayetinde kitabın incelemesine geçersek; kitap, özlü sözlerin, fıkraların, şiirlerin, makalelerin, öykülerin derlendiği bölük pörçük bir eser. Espri niyetine veya hazırcevaplık örneği diye alıntılanan şeylerin birkaçını burada paylaşırdım ama size o kötülüğü yapacak değilim!

Kitapta sadece bizim edebiyatımızdan değil, dünya edebiyatından da örnekler var. Ama bunlar öyle çarpık bir şekilde Türkçeye çevrilmiş ki şaşmamak elde değil. Mark Twain'in "Ölüm Piyangosu" adlı öyküsünde "Allah ne emrederse o olur, Allah şahidimdir, Allah'a şükür" gibi ifadeler geçmekte ve karakterler Allah'a dua etmekte. Öyküyü okuyunca dedim ki; "Mark Twain meğer Müslümanmış da benim haberim yokmuş!" Ben hiçbir öykünün tercüme esnasında yazıldığı dönemden, çevreden ve kültürden bu derece koparılmasını onaylayamam. Bana göre bu, apaçık bir şekilde öyküyü katletmektir.

Lafı fazla uzatıp da çok önemli bir kitap izlenimi vermemek adına incelememi burada kesmek istiyorum. Ancak merak edenler olabileceği için söyleme gereği duyuyorum: Kitabın içinde güzel metinler de yok değil tabi ki ama zaten edebiyat eserlerinden yüz otuz sekiz parça rastgele bile seçilseydi aralarında güzel olanlar denk gelirdi. Mademki bir güldeste yapılmak istendi. O halde bu seçki, rastgele bir seçimden daha fazlasını vermelidir.